Osman TEKEMEN/TÜRKİYE

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yapmış olduğu değerlendirmede, kişinin yaşam hakkına veya fiziki bütünlüğüne kasıtlı olarak zarar verilmediği durumlarda, Sözleşme’nin 2. maddesinden doğan etkin ve bağımsız bir hukuk sistemi oluşturmaya ilişkin usuli yükümlülüğün, mutlak suretle cezai nitelikli bir başvuru yolunu gerektirmediğini belirtmiştir. Mahkeme, mevcut davada olduğu gibi tıbbi ihmal alanına giren iddialarla ilgili olarak, tazminat yolunun etkili bir başvuru yolu olduğunu ve tüketilmesi gerektiğini birçok kararında tekrarlamıştır.Mahkeme, daha önce de başvuran tarafından sunulanlara benzer şikâyetleri içeren ve Türkiye aleyhinde yapılan başvuruları, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle reddettiğini belirtmiştir.Mahkeme bu gerekçelerle Sözleşme’nin 3 ve 13. maddelerine ilişkin şikâyetlerin iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez olduğunu değerlendirmiştir.
Sözleşme’nin 6. maddesine ilişkin şikâyetiyle ilgili olarak ise Mahkeme, başvurucunun üçüncü şahıslar hakkında bir ceza davası başlattığını tespit etmektedir. Mahkeme daha önce, Sözleşme’nin 6. maddesinin, üçüncü kişilerin ceza mahkemesi önünde kovuşturulması veya cezalandırılması hakkını güvence altına almadığını hatırlatmıştır. Mahkeme adil yargılanma hakkı kapsamındaki şikâyeti konu yönünden reddetmiştir.
Sonuç olarak Mahkeme oybirliği ile başvurunun kabul edilemez olduğunda karar vermiştir.