AİHM her iki taraf için tam olarak usuli güvenceler sağlayan bir hukuk davasının, çatışan farklı menfaatler arasında adil denge kurma ve gerektiği takdirde başvuranlara tekzip metni yayımlanması veya bu içeriklere erişimi engelleme yolları dâhil olmak üzere, ihtilaf konusu içerikler sebebiyle itibarlarına verilen zararı tespit ettirme ve sona erdirme imkânı sunabilecek nitelikte olduğunu ifade etmiştir. Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, somut olayda, başvuranların, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurularda bulunmadan önce hukuk davası yolunu kullanmayı ve bunun sonuçlanmasını ihmal ederek ve sonrasında AİHM’e mevcut başvuruda bulunarak, iç hukuk yollarını gereğince tüketmediklerini belirtmiştir. Sonuç olarak AİHM, başvurunun, Sözleşme’nin 35. maddesinin 1 ve 4. fıkraları uyarınca, iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.