Emin AYDIN / Türkiye

AİHM müdahalenin gerekliliğiyle ilgili olarak, özel hayatın ve ifade özgürlüğünün korunması konusunda kendi içtihadından doğan hatırlatarak davalı Devletin bu türden koşullarda yararlandığı takdir yetkisi dikkate alındığında, ulusal makamların,söz konusu yazının yer aldığı olgusal bağlamı değerlendirmek için daha iyi bir konumda olduğunu ve bu bağlamda ulusal mahkemelerin, özellikle Anayasa Mahkemesinin, Mahkemenin içtihadıyla düzenlenen kriterlere uygun olarak, başvuranın ifade özgürlüğü hakkı ile karşı tarafın özel hayatına saygı hakkı arasında kurulması gereken adil dengeye dayanarak bir inceleme yaptıklarını ifade etmiştir. Ulusal mahkemelerin, özellikle başvuran tarafından yazısında kullanılan “Ucuz kadından olduğu” ifadesine ilişkin olumsuz ve cinsiyetçi olarak değerlendirilen çağrışımı göz önünde bulundurarak, başvuranın yazısının bu yazıda eleştirilen kamu görevlisiyle ilgili şikâyetçinin itibarına zarar verdiği kanaatine vardıklarını belirtmiştir. Sonuç olarak AİHM, başvurunun, Sözleşme’nin 35. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendi ve 4. fıkrası uyarınca açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.