Başvuranların yakını zorunlu askerlik hizmetini yerine getirmekteyken, sağlık problemi nedeniyle askeri hastanede tedaviye alınmış, ancak asker hayatını kaybetmiştir. Olayla ilgisi görülen üstler haklarında yapılan yargılama sonunda beraat etmişler ve karar kesinleşmiştir. Diğer taraftan başvuranların askeri idare mahkemesinde açtığı tam yargı davasında, asker üzerinde otopsi yapılmış ve otopsi raporu sonucunda yanlış tedaviye ilişkin bulguya rastlanmadığından mahkeme tazminat talebini reddetmiştir. Başvuranlar yanlış tedavi sonucu yakınlarının ölmesi nedeniyle yaşam hakkının, amirlerinin askere kötü muamele yaptığı gerekçesiyle de kötü muameleye yasağının ihlal edildiği iddiasıyla başvuru yapmıştır. AİHM yaşam hakkının ihlali iddialarını açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulmuştur. AİHM bu kararı verirken, yerel sağlık makamlarının verdiği kararları denetlemenin AİHM yetkisinde olmadığını, mevcut davada ilgili sağlık kuruluşunca vefat eden askere yönelik yanlış tedavi uygulandığına yönelik bir tespit yapılmadığını ifade etmiştir. Kötü muameleye yasağına yönelik şikâyetlere ilişkin olarak ise AİHM, ilgili kişiler hakkında yapılan cezai soruşturmanın 2016 yılında tamamlandığını, ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu tüketilmeksizin AİHM’e başvuru yapıldığını tespit etmiş ve iç hukuk yolları tüketilmediğinden başvurunun bu bölümünün kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.