AİHM’e göre, bir derneğin Sözleşme anlamında bir medeni hakka sahip olması, Sözleşmenin esasa ilişkin bir hükmünü, o derneğin üyelerinin bireysel olarak sahip olduğu haklar nedeniyle otomatik olarak uygulanabilir kılmaz. Benzer mülahazalar, başvuran dernek tarafından açılan dava için de geçerlidir. AİHM’e göre, çevre sorunları ve söz konusu bölgenin yerel sakinlerinin yerinden edilmesi nedeniyle asli meselelerin Sözleşmenin 8. maddesi kapsamına girmesi, başvuran derneğe, davada oynadığı aracılık rolünden daha fazlasını kazandırmaz. Bu nedenle, mevcut davada mağdur statüsü sorunu, başvuranın bireysel ve kişilik hakları temelinde değil, yalnızca yargılamanın tarafı olarak karşılaşmış olabileceği herhangi bir usuli usulsüzlükten kaynaklanan şikâyetlerle ilgili olarak ele alınabilirdi. Sonuç olarak AİHM, Hükûmetin mağdur sıfatının yokluğuna ilişkin kabul edilmezlik itirazını dikkate alarak başvuruyu kabul edilemez bulmuştur.