Torun SÜLEYMANOĞLU / TÜRKİYE

Başvuru, başvuranın taşınmazının, ilgili idare tarafından başvuranın mülkü kamulaştırılmadan veya zararı tazmin edilmeden, askeri yetkililer tarafından uzun yıllar kullanılması ile ilgilidir. Başvuran, söz konusu durumun AİHS’e Ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesini ihlâl ettiğini ileri sürmektedir. AİHM, Hükümetin görüşlerinde özellikle ilk itirazlarında, başvuranın, başvurunun AİHM’e yapılmadan yaklaşık iki yıl önce 2 Nisan 2008 tarihinde vefat ettiğini, başvuranın avukatının, başvuranın halen hayatta olduğuna inandırarak AİHM’i yanılttığı hususlarını Mahkemenin dikkatine sunduğunu kaydetmiştir. AİHM, bir yandan başvuranın, başvuru AİHM önüne getirilmeden önce hayatını kaybettiğini, diğer yandan, başvurunun yapıldığı tarihte dosyanın, başvuranın mirasçıları tarafından başvuruyu yapan avukata verilmiş olduğu ve kendileri adına AİHM’e başvuruda bulunma isteklerini ifade eden herhangi bir yetkiyi içermediğini gözlemlemiştir. AİHM ayrıca, AİHM İç Tüzüğü’nün (the Rule) 47. maddesinin 7. fıkrası (eski 47. maddenin 6.fıkrası) uyarınca, “başvurularının değerlendirilmesiyle ilgili her türlü olay” hakkında AİHM’i bilgilendirmenin, AİHM önünde yapılan yargılamayı takip etmek isteyen başvuranların ve mirasçılarının sorumluluğu olduğunu belirtmiştir. AİHM, son olarak ve özellikle, Sözleşme’nin 35. maddesinin 3. fıkrasının a) bendine atıf yaparak, ilgili maddenin “Başvurunun konu bakımından Sözleşme veya Protokollerinin hükümleriyle bağdaşmaması, 38 http://hudoc.echr.coe.int/tur?i=001-211645 AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI BÜLTENİ 84/84 dayanaktan açıkça yoksun veya bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olması, veya; (...)” olduğunu hatırlatmıştır. Tüm bu değerlendirmeler ışığında AİHM, müteveffa başvuranın AİHM’e başvuruda bulunma niyetinde olduğuna dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığını; başvuranın avukatının, başvurunun yapıldığı sırada başvuranın halen hayatta olduğuna inanılmasına yol açan davranışının AİHM’i yanılttığını belirtmiştir. Sonuç olarak AİHM, Hükümet’in, şikâyet edilen durumun, Sözleşme'nin 35. maddesinin 3. fıkrasının a) bendi anlamında bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği yönündeki ilk itirazını kabul ederek başvuru hakkının kötüye kullanıldığına ve başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.