AİHM, yerel mahkemelerin kararlarının keyfi veya açıkça mantıksız olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığını belirtmiştir. Ulusal mahkemelerin işaret ettiği gibi, arazi kullanım planındaki değişiklik söz konusu ilk kısıtlamayı hafifletme etkisine sahiptir. Taşınmaz, başvuranlar tarafından böyle bir yatırım yapmak isteyen herkese satılabilir veya kiralanabilir. Mahkeme ayrıca, başvuranların arazi üzerine inşaat yapma niyetlerini hiçbir zaman ifade etmediklerini ve idareden arazi kullanım planını değiştirmesini talep etmediklerini ve özellikle ihbar ederek inşaat ruhsatı almak için idari prosedürler başlatmadıklarını ifade etmiştir. Diğer bir deyişle, başvuranlar 1991'den 2015'e kadar süren inşaat yasağından şikâyet etmemişlerdir. Başvuranların, oyun alanı ve rekreasyon alanı inşası için ayrılmış bir kamusal alanın, oyun alanı ve rekreasyon alanı inşası için ayrılmış özel bir alana dönüştürülmesinin durumlarını değiştirmediği iddiasına Mahkeme katılmamıştır. AİHM, başvuranların, arazilerinin değerinin düştüğü ve özellikle normal piyasa koşullarında satma veya kiralama olasılığını kaybettikleri iddiasının, bu konuda somut delillerle ikna edici bir açıklama yapmadıkları için spekülatif kaldığını düşündüğünü belirtmiştir. Bu nedenlerle AİHM oybirliğiyle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir