Mahkeme, avukatın önceki ofis adresine gerçekleştirilen tebligatın, Sözleşme'nin 35 § 1 maddesinin amaçları bakımından iç hukuka uygun olup olmadığını belirlemesine gerek olmadığını ifade etmiştir. Zira iç hukuka uygun olmadığı varsayılsa bile, eldeki başvurunun, başvuranın avukatının, Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun durumunu öğrenmek için gerekli adımları atması gerektiği tarihten itibaren altı ay içinde sunulmadığını ifade etmiştir. Mahkeme, avukatın, müvekkilinin davalarını takip etmede karşılaşmış olabileceği içsel zorlukların farkında olmakla birlikte, tutuklu bulunmasının, kendisini, mesleki özen yükümlülüğünden muaf tutmak için başlı başına yeterli olmadığını ifade etmiştir. Mahkeme ayrıca, avukatın, başvuranın bireysel başvurusunun durumu hakkında Anayasa Mahkemesinde zamanında herhangi bir araştırma yapmadığını diğer bir deyişle, 12 Ekim 2017 tarihinde serbest bırakılmasının ardından, 26 Temmuz 2018 tarihine kadar Anayasa Mahkemesinde herhangi bir araştırma yapmadığını vurgulamıştır. Mahkeme bu nedenle başvuranın karardan ne zaman haberdar olduğuna bakılmaksızın, altı aylık sürenin en geç 13 Ekim 2017 tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini ifade etmiştir. Mahkeme söz konusu başvurunun 21 Eylül 2018 tarihinde yani 11 ay 8 gün sonra yapıldığını belirterek başvurunun altı aylık süre kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.