AİHM, başvuranın kendisine saldıran üçüncü şahıslar hakkında etkili soruşturma yürütülmediği şikayetine ilişkin Sözleşme'nin 3. maddesi yönünden yaptığı incelemede, her ne kadar Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun başvuranın AİHM'e başvurusundan sonra tanınmış bir iç hukuk yolu olarak getirilmiş olmasına rağmen somut olayın koşullarına göre devam eden ihlallerde Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından kendisini yetkili gördüğüne ilişkin içtihatlarını hatırlatarak başvuranın en geç sanıklar hakkında açılan kamu davasının sona erdiği 23 Ocak 2021 tarihine kadar Anayasa Mahkemesine başvuru yapma imkanına sahip olduğuna karar vermiştir. Bu sebeple AİHM, başvuranın etkili soruşturma yürütülmediği şikayetiyle ilgili olarak etkili bir iç hukuk yolu olan Anayasa Mahkemesine başvurmaması sebebiyle başvuranın bu şikayeti hakkında kabul edilemezlik kararı vermiştir.
AİHM aynı kararda suç tarihinde 18 yaşından küçük olan başvuranın müdafii hazır bulunmaksızın Cumhuriyet Savcısı huzurunda ifadesinin alınmasını Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında incelemiş ve başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. AİHM bu kapsamda her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre başvuranın soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından ifadesinin alınması esnasında başvurana zorunlu olarak barodan bir müdafii atanması gerektiğini kabul etse de adil yargılanma hakkı çerçevesinde avukatsız alınan ifadenin ceza yargılaması sırasında başvuranı kaçınılmaz bir dezavantaja sokup sokmayacağının incelenmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Bu bağlamda AİHM ilk olarak Cumhuriyet savcısının avukat atanması noktasında Baroya yazı yazdığını ancak baronun olayın geçtiği dönemde yaşanan problemlerden ötürü avukat atamayı reddettiğini kaydetmiştir. Daha sonra AİHM başvuranın Cumhuriyet savcısı önünde kendini suçlayıcı beyanda bulunmadığını not etmiştir. AİHM yargılama aşamasında başvurana müdafii atandığını hatırlatarak başvuranın müdafii eşliğinde yaptığı savunmasında Cumhuriyet savcısı önünde verdiği ifadeleri doğruladığını tespit etmiştir. Son olarak AİHM başvuranın soruşturma aşamasında alınan ifadesi sebebiyle dezavantajlı bir duruma düştüğünü ispatlayamadığını kabul etmiştir.