AİHM yaptığı değerlendirme sonucunda verdiği kararında; söz konusu görüşmenin uyarılardan sonra kesildiğini ve başvuranın amcasının yalnızca Kürtçe konuşabildiğini belirtmediğini gözlemlemiştir. Bu nedenle AİHM, görüşmenin kesilmesinin ölçülü bir müdahale olduğuna kanaat getirmiştir. Ayrıca mevzuatın 2009 yılında düzenlenerek ziyaret edenin Türkçe bilmediğinin önceden bildirilmesi halinde görüşmede başka dilde konuşmanın mümkün olduğuna da dikkat çekmiştir. Sonuç olarak AİHM, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.