BİLAL AKYILDIZ / TÜRKİYE

Başvuran 2002 yılında bir cinsel saldırı suçu şüphelisine benzediği gerekçesiyle yakalanmış ve gözaltına alınmıştır. DNA testine göre cinsel saldırı suçunu işlemediğinin anlaşılmasına rağmen şikâyetçilerin, başvurandan şikâyetçi olması neticesinde ceza soruşturması başlatılmıştır. Başvuran bu suçlamalardan beraat etmiş ancak soruşturma sırasında 27 gün cezaevinde kalmıştır. Başvuran haksız tutuklama nedeniyle açtığı davada bir miktar tazminata hak kazanmıştır. Başvuran makul ve açık bir şüphe olmaksızın tutuklandığını, bu nedenle özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini, gözaltındayken polisler tarafından kötü muamele gördüğünü belirterek işkence yasağı hakkının ihlal edildiğini ve son olarak hakkında hükmedilen haksız tutuklama tazminatının yetersiz olduğunu iddia etmiştir. AİHM, başvuranın ilk tutuklama anında mağdurlarla yüzleştirildiğinde mağdurlar tarafından şüpheli olarak teşhis edildiğini, başvuranın da yargılama sırasında gerçek faile benzediği yönünde ifade verdiğini, her ne kadar DNA testleri başvuranın suçlu olmadığını kanıtlasa da, ilk tutuklama anındaki mağdurların ifadeleri ve başvuranın gerçek fail ile olan benzerliği göz önüne alındığında, soruşturma aşamasındaki tutuklama için makul bir şüphenin varlığını kabul ederek özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir. AİHM, işkence yasağının ihlal edildiği iddiasını kesinleşen kararlardan itibaren altı ay içerisinde AİHM’e başvurulmadığı, kendisine verilen tazminatın yetersiz olduğu iddiasını ilk soruşturma anında haksız tutuklanmadığı tespiti çerçevesinde Sözleşme kapsamında korunan bir hakkı olmadığı, diğer iddialarını ise açıkça dayanaktan yoksun olduğu için kabul edilemez bulmuştur.