Adil GÜZEL ve Muhsin GÜZEL / Türkiye

AİHM mevcut davada, askerlerin kendilerine saldırmak için bıçak kullanan birinci başvuranı etkisiz hale getirmek için başvurdukları tek cebir yönteminin sopa kullanmak olduğunu, başvuranlardan hiçbirinin, yakalandıkları ve nakledildikleri sırada ve gözaltındayken, askerlerin, başkaca cebir yöntemleri kullandıkları ya da niteliği ne olursa olsun darp ettikleri iddiasında bulunmadığını belirtmiştir.

AİHM özellikle, başvuranlardan hiçbirinin, başvuranların ve diğer kaçakçıların yakalanmaları esnasında, genellikle askerler tarafından itaatsiz insanları etkisiz hale getirmek için kullanılan cop veya öldürücü olan veya olmayan diğer silahların kullandığı iddiasında bulunmadıklarının altını çizmiştir. AİHM, yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülen soruşturma ve Anayasa Mahkemesi tarafından olaya ilişkin olgularla ilgili yapılan titiz inceleme ışığında, üç askerin müdahale yöntemlerinin, bir bütün olarak ele alındığında, başvuranların şiddet davranışlarına nazaran orantısız güç kullanımını ortaya koymadığını, ulusal makamlar ve özellikle Anayasa Mahkemesinin askerler tarafından yakalanmaları sırasında başvuranların vücutlarında tespit edilen lezyonlar için yeterli ve inandırıcı makul bir açıklamada bulunduklarını belirtmiştir. AİHM sonuç olarak somut olayın koşulları dikkate alındığında, güç kullanımının, başvuranların şiddet davranışları karşısında gerekli ve orantılı olduğunu belirterek başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulmuştur.