LAMBDAISTANBUL LGBTI-Dayanışma Derneği/Türkiye (53335/08) kararında AİHM; yaptığı incelemede ilk olarak, davanın konusunun başvuran tarafından ortaya koyulan olay ve olgularla sınırlı olduğunu belirtmiştir. Şikâyetin kapsamadığı gerçeklere dayanarak karar vermesi halinde Mahkeme yargı yetkisini aşacağını belirtmiştir. Bu nedenle incelemesini başvuran avukatının başvuru formunda ileri sürmediği olay ve olgulara göre değil, sadece şikâyetin dayandığı tek gerçek olan arama ve el koyma hususuyla sınırlandıracağını belirtmiştir. Mahkeme, suçla mücadele bağlamında, Devletlerin, arama ve el koyma gibi, suçların fiziksel kanıtlarını oluşturmak ve gerekirse failleri kovuşturmak için belirli önlemlere başvurmayı gerekli görebileceğini ancak bu alandaki yasaların ve uygulamaların, istismara karşı yeterli güvence sağlayacak şekilde oluşturulması gerektiğini değerlendirmiştir. Mevcut başvuruda da yapılan arama ve elkoymanın kanunla öngörüldüğünü, suç ve suçluların tespiti için meşru bir amacı olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, özellikle, başvuran derneğin tartışmalı aramaya karşı itiraz başvurusunda bulunabildiğini ve iddialarını ileri sürebildiğini not etmiştir. Aynı zamanda aramanın ardından başvuran derneğe herhangi bir ceza davası açılmamış olmasını, el konulan tüm belgelerin başvuran derneğe iade edilmesini ve Dernekler Müdürlüğü görevlilerine karşı da bir dava açılmamış olmasını dikkate almıştır. Mahkeme, dosyadaki belgeler ve taraflarca sağlanan bilgiler ışığında, başvuran derneğin iddia ettiği gibi tartışmalı aramadan gerçekte ne ölçüde etkilendiğini veya engellendiğini hiçbir şekilde desteklemediğini değerlendirmiştir. Başvuran dernek, genel terimlerle formüle edilmiş ifadelerinin dışında, LGBT kişilerin tesislerini ziyaret etmeyi bıraktığına, üye sayısının azaldığına dair herhangi bir belge sunamamıştır. Mahkeme şikâyetin bu kısmının genel ifadesi ve asılsız niteliği dikkate alındığında, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir. Son olarak, yukarıdaki sonuçları göz önünde bulundurarak ve başvuran derneğin mevcut davada ayrımcı muamele iddialarını destekleyecek yeterli kanıt olmadığı için, Sözleşme'nin 14. Maddesine (ayrımcılık yasağı) dayanan bu şikâyetin de açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir.