Aydın KORTIK / Türkiye

AİHM öncelikle, Devletin aile konutlarına özel statü verebileceğini ve bu statünün korunması için yeterli bir yasal çerçeve oluşturabileceğini değerlendirmiştir. Devletin aile konutu konusunda özel bir statü belirlediğini belirten AİHM, aile konutunun korunması amacıyla satış sözleşmesini gerçekleştirmek için başvuranın kendisine düşen tüm yasal koşulları yerine getirmesi gerektiğini ve tapuda aile konutu şerhinin olmamasının bu gerekliliği ortadan kaldırmayacağını değerlendirmiştir. Ayrıca AİHM, başvuranın MK'nın 1023. maddesine göre satış işleminin iptali 3 http://hudoc.echr.coe.int/tur?i=001-212077 AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI BÜLTENİ 12/48 nedeniyle mağdur olduğunu düşünüyorsa iyi niyet iddiasıyla tazminat talep edebileceğini belirtmiştir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında AİHM, yerel mahkemelerin aile konutu ile ilgili MK'nın 194. maddesini uyguladığını ve bu uygulama sırasında açıkça bir keyfilik bulunmadığını belirterek, başvuranın mülkiyet hakkına yönelik şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar vermiştir. AİHM, ikinci olarak, Yargıtay’ın MK'nın 194. maddesine dayanarak kararında yeterli gerekçe sunduğunu, başvuranın itirazlarına, yargılamanın sonunda spesifik ve açık cevaplar aldığını değerlendirmiş ve başvuranın adil yargılanma hakkına yönelik şikâyetinin de açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar vermiştir.