Başvuran, Sözleşme’nin 6. ve 8. maddesi ve Sözleşme’ye Ek 1 no’lu Protokol’ün 1. maddesi kapsamında haklarının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. AİHM, iç hukuktaki nihai kararın verildiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun mevcut olduğunu vurgulayarak, Hükûmetin iç hukuk yollarının tüketilmediğine ilişkin itirazını kabul etmiştir. AİHM, iç hukuk yollarının tüketildiği kabul edilse dahi, başvuranın idare tarafından kısmen yıkılan evinin yapı ruhsatına aykırı yapıldığının idare mahkemeleri tarafından ortaya konulduğunu, dolayısıyla İdarenin yasa dışı bir durumu sonlandırmak için düzenleyici yetkisini kullandığını belirtmiştir. Mahkeme, yıkım tarihinde verilmiş bir yürütmenin durdurulması kararı bulunmadığını, sonrasında da yürütmenin durdurulması talebinin mahkemeler tarafından reddedildiğini eklemiştir. Ayrıca Mahkeme, idarenin işleminin hukuka uygunluğunun İdare Mahkemesi tarafından incelendiğini ve bu kararın Danıştay tarafından da onandığı belirtmiştir. Buna göre AİHM, başvuranın şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle Sözleşme’nin 35. maddesinin 3 ve 4. fıkraları gereğince başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.